Erkeklerin yüz hatlarının daha estetik görünmesine katkı sağlayan sakalların, normal koşullar altında ergenlik ile yirmi beş yaş arasında tam gelişimini sağlaması beklenir. Sağlıklı ve genetik olarak yatkın bireylerde ise sakalların tam gelişimi yirmi yaşların başında tamamlanır. Sakalların ne kadar, nasıl ve hangi yoğunluk derecesinde çıkacağını belirleyen faktörler oldukça fazladır. Kişinin beslenme alışkanlıkları, metabolizma durumu, genetik mirası, tıraş olurken kullandığı makine başlıca faktörler arasında sayılabilir.
Aynı saçlarda olduğu gibi, sakallarda da kök durumu oldukça önemlidir. Saçları seyrek, ince telli ve düz olan bireylerde, saçlarının aksine sakalları çok daha farklı bir yapıda çıkabilmektedir. Bunun temel sebebi genetik olduğu kadar, kıl kökünün geliştiği bölgenin özellikleridir de.
Vücudun tamamındaki, özellikle de yüz bölgesindeki kılları hedef alan hastalıklar ve sorunlar bulunmaktadır. Bu sorunlara bağlı olarak da sakal miktarında, yoğunluğunda, açısında ve simetrisinde değişmeler görülebilir. Bölgede yara olması, yanık olması, darbe alınması, sakal kıran hastalığının varlığı sakal ile ilgili sorunlara yol açan başlıca faktörlerdir.
Sakalların çıktığı bölgelerde sakal çıkmaması ya da yoğunluğun düşük olması durumunda vücudun başka bölgelerinden alınan kıl köklerinin ekilmesi operasyonuna sakal ekimi adı verilmektedir. Son on yıldır sakal ekimi operasyonlarının uygulanma sıklığında büyük artışlar gözlenmiştir. Uygulama sıklığının artmasıyla beraber de sakal ekimine dair çok daha fazla araştırma – geliştirme faaliyeti başlamıştır.
Sakallar erkek estetiğinin olmazsa olmazı olarak değerlendirilir. Uzun sakal modasının bir sonucu olarak da günümüzde her erkek sakallarının yoğunluğunu önemsemektedir. Günlük olarak sakallarını tıraş edenler dahi sakal ekimi operasyonlarına başvurabilmektedir. Sakal ekimi operasyonlarına ihtiyaç duyan kişiler:
Sakal ekimi operasyonlarında vücudun başka bir bölgesinden veya bölgelerinden uygun teknikle alınan kıl kökleri, olabilecek en doğal görünümde yüz bölgesine ekilir. Oldukça teknik bir işlemdir, uygulanması da bir hayli zordur. Günümüzde birçok yerde uygulansa da, başarılı sonuçların alınması için bu alanda uzman bir yerin seçilmesi gerekmektedir.
Sakal ekimi tekniğinde kullanılan yöntemler, bıyık ekiminde ve saç ekiminde kullanılan teknikler ile aynıdır. Uygulamaya olan talebin artmasıyla birlikte, saç ekimi yönteminde kullanılan modern teknikler sakal ekimine de uyarlanmıştır. Günümüzde sakal ekimleri iki teknik altında yapılır ancak eski olan FUT tekniği pek tercih edilmez. Bunun temel sebebi de sağladığı başarıya oranla getirdiği dezavantajların fazla olmasıdır. Modern teknik olarak FUE tekniği kullanılmakta; bu sayede de ciddi başarılar elde edilmektedir.
Yöntem fark etmeksizin sakal ekimi operasyonları belli aşamalarla gerçekleştirilir:
Hangi yöntemle yapılırsa yapılsın operasyonlar lokal anestezi altında yapılmaktadır. Bazı hastalarda ise derin uyku hali tercih edilmektedir. İşlem sırasında yabancı birisinden kıl kökü transferi yapılamaz. Hastanın vücudunda mevcut bulunan kıl kökleri kullanılır. Genelde kıl kökleri yani greftler ense bölgesinden alınsa da bu bölgedeki yoğunluğun az olması durumunda vücudun diğer bölgelerinden de kıl kökü alınabilmektedir.
Kıl kökü alınırken enseden ne kadar alım yapılacağı, hastanın operasyondan sonra saç ekimi planlayıp planlamadığı ile de alakalıdır. Eğer hasta, sakal ekimi ameliyatından sonra saç ekim operasyonu da yaptırmayı planlıyorsa, ense bölgesinden olabildiğince az kıl kökü alınır.
Sakal ekimi operasyonlarına doğrudan başlanmaz. Öncesinde hastanın sakal probleminin altında yatan faktörler aranır. Çoğu zaman strese veya metabolizma hastalıklarına bağlı olarak kalıcı gibi görünen ancak kalıcı olmayan dökülmeler gerçekleşmektedir. Bu gibi durumlarda sakal ekilse dahi tutmamakta; hasta daha da mutsuz olmaktadır.
Sakal ekimi öncesi yapılan bu analizle birlikte eğer sakal dökülmesinin altında stres yatıyorsa hasta psikoloğa yönlendirilir. Metabolizma hastalıkları var ise de ilgili kliniklere yönlendirilir. Eğer hastanın sakalları genetik faktörlere ya da diğer faktörlere bağlı olarak kalıcı şekilde dökülmüş (ya da hiç çıkmamış) ise hasta sakal ekiminin ön şartını sağlamış sayılır.
Operasyondan önce yapılan analizlerle birlikte ekilecek sakalların miktarı ve açıları da belirlenir. Bunu tam olarak sağlayabilmek için de hastanın operasyondan önce sakallarını uzatması gerekmektedir. Yaklaşık iki santimetrelik sakal uzunluğu açıları ve yoğunluğu görmek; bunlara bağlı olarak da ekim yapılacak miktarı ve açıları belirlemek için yeterlidir. Operasyona karar verilmesinden sonra bazı ilaçların (kanı akışkan hale getiren, hormon dengesini bozan vb.) kullanımı doktor onayı tabidir.
Sakal ekimi operasyonlarından sonra iyileşme süresinin kısaltılması, risklerin ve komplikasyonların azaltılması, ekilen sakalların arzu edilen şekilde çıkması için oldukça dikkatli olunmalıdır. Operasyonu gerçekleştiren cerrah tarafından verilen tavsiyeler eksiksiz yerine getirilmektedir. Ayrıca, yüz bölgesine bakım uygulanmalıdır. Bu bakımın amacı iyileşme süresini kısaltmak olduğu kadar aynı zamanda sakalların çok daha gür çıkmasını sağlamaktır. Sakal ekimi operasyonlarından sonraki süreçte yüz bölgesine şu şekilde bakım yapılabilir:
Üçüncü güne kadar yüze herhangi bir şekilde su değdirilmemelidir. Üçüncü gün, operasyonun yapıldığı klinik tarafından ilk yıkama yapılacaktır. Bu yıkama ile birlikte oluşan kabuklar atılır. Kabukların atılmasından sonra ise sizin tarafınızdan yürütülecek bakım sürecine girilir.
Doktorunuz tarafından losyon verilecektir. Bu losyonları günlük olarak kullanmalı ve yüz bölgenizi nemli tutmalısınız.
İlk altı ay sakallar makasla ya da deriye temas ettirmeden makineyle kısaltılmalıdır.
Kimyasal temizleyiciler kullanılmamalıdır. Doğal sabunlar ya da bebek şampuanları kullanılmalıdır.
Zeytinyağı, badem yağı, biberiye suyu gibi bitki kürleri üç günde bir uygulanabilir.
İlgili yağlarla, özellikle de badem yağıyla ekim yapılan bölgeye masaj yapılmalıdır. Masaj yaparken aşırı bastırmamak ve bölgeyi tahriş etmemek önemlidir.
Dördüncü aydan itibaren sakallar doğru yöne taranmalıdır. Tarak geniş dişli olmalıdır.
Sakal ekimi operasyonlarından sonra iyileşme süresi oldukça kısadır. Ancak ekilen sakalların sağlıklı bir şekilde çıkması uzun süreç alır. Sakal ekiminden sonra iyileşme ve yeni sakalların çıkma süreci şu şekilde gerçekleşir:
Operasyon sırasında hem ense bölgesine hem de ekim yapılacak bölgeye kalınlığı bir milimetrenin altında olan iğneler batırılmaktadır.
Batırılan iğnelerin etkisinden dolayı ilgili bölgelerde ufak kanamalar olur.
Ekim yapıldıktan sonra iğne noktalarında oluşan kabuklar üçüncü gün yapılan yıkama ile yok olur.
Hasta üçüncü günden itibaren sosyal yaşamına dönebilir.
İkinci hafta ile dördüncü hafta arasında şok dökülme yaşanır.
İkinci aydan itibaren ekilen sakallar tekrar çıkmaya başlar.
Dördüncü aydan itibaren sakallar olabildiğince sağlıklı ve gür şekilde çıkar.
Yani, ekilen sakal miktarına ve hastaya göre değişmekle birlikte operasyondan sonra yeni sakalların dördüncü – altıncı ayda çıktığını söylemek mümkündür. Sonuçların tam olarak oturması ise bir yılı bulabilir.
Sakal ekimi operasyonu oldukça kolaydır. Hastanın uygunluğunun kontrol edilmesi ve sonrasında uygun yöntemin belirlenmesiyle süreç başlar. Operasyon genelde üç saat kadar sürer. Hasta lokal anestezi etkisinde olduğu için ağrı ya da acı hissetmez. Operasyondan sonra da ağrı kesiciler kullandığı için herhangi bir sorunla karşılaşmaz. Doktorun tavsiyelerine azami özen gösterirse de süreç sorunsuz olarak tamamlanır. İlk sonuçlar dördüncü aydan itibaren elde edilir. Kesin sonuçlar ise birinci yıldan itibaren elde edilmektedir.
Günümüzde sakal ekimi tekniği olarak ilk tercih FUE yöntemi olmaktadır. Ancak bu alandaki uzman sayısının sınırlı olması ve her yüz hastadan beşinde FUE yönteminin uygunluk sağlamaması yüzünden FUT tekniği de uygulanabilmektedir. Hangi yöntemin size uygun olduğunu anlamak için muayene olmanız gerekmektedir.
Sakal ekimine ihtiyaç duyan ancak yaptırmayanlarda sosyal yaşam ile ilgili sorunlar yaşanmaktadır. Görünümün büyük oranda sakallara bağlı olmasından ve sakalların seyrek olmasından dolayı hastaların özgüveni kırılmaktadır. Operasyondan sonra sakala dair her türlü sorunun ortadan kaldırılmasıyla beraber hastanın özgüveni artar. Sosyal yaşamında oldukça başarılı hale gelir.
Sakal ekimi operasyonları genel olarak oldukça başarılıdır. FUE tekniğiyle yapılan operasyonların telafisi de mümkün olduğundan dolayı, başarı oranının yüzde yüz olduğunu söylemek mümkündür. Tabi bu başarı durumu uzman plastik cerrahlar tarafından icra edilen operasyonlar için geçerlidir.
Sakal ekimi operasyonundan sonra ekim yapılan bölgeler kızarır, ödem toplar ve kabuk bağlar. Tüm bu sorunların ortadan kalkması genelde üç günü bulur. Üçüncü gün yapılan ilk yıkamadan sonra sorunlar büyük oranda ortadan kalkar ancak yine de ikinci haftaya kadar kendilerini hissettirirler. İkinci hafta ile dördüncü hafta arasında yüz normalleşir. Şok dökülmeyle birlikte hastanın yüzü büyük oranda normalleşir. Sakalların kesin olarak çıkması ise dört ile altı ayı bulabilir. Yani hastanın yüzünün tamamen normalleşmesi için maksimum süreyi altı ay olarak söyleyebiliriz.
FUE tekniği kullanılıyorsa hastanın ihtiyacına göre belirlendiği söylenebilir. Eğer FUT tekniği kullanılıyorsa donör bölgedeki kıl kökü sıklığına göre karar verilir. Genelde, oldukça sık ekim yapılmaktadır. İki yüz ile sekiz yüz kıl kökü arasında ekim yapıldığını söylemek mümkündür.
Yüz Yaralanmalarından Sonra Sakal Ekimi Yapılabilir Mi?
Yara oluşan bölgenin içyapısının incelenmesinden ve uygunluk onayı verilmesinden sonra yara bölgelerine sakal ekilmesi mümkündür. Yara bölgesinin, kesi olan kısmına genelde ekim yapılmaz. Çok yakınına, yarayı da kapatacak şekilde çok yoğun ekim yapılarak yaranın gizlenmesi sağlanır. Esasen yüz estetiği amacıyla uygulanan basit bir yöntemdir.
Yüzeysel yanıklardan sonra bu bölgelerdeki doku hasarı seviyesine bakılarak hastaya onay verilmesi durumunda yanıklardan sonra da sakal ekimi yapılması mümkündür. Daha derin yanıklarda ise bölgedeki kanlanma miktarına bakılarak ekim yapılabilir. Aynı yara izlerine yapılan ekimde olduğu gibi, en etkili yanık bölgesine değil de etrafına ekim yapılarak estetik bir görüntü elde edilir.
İlk üç gün kabuklanmalar, kızarıklıklar, morluklar ve ödem oluşur. Üçüncü gün ilk yıkama yapılarak kabuklanmalar temizlenir. İkinci hafta ile dördüncü hafta arasında şok dökülme gerçekleşir. Şok dökülme sırasında kızarıklıklar, morluklar ve ödemler de tamamen kaybolur. İki haftalık bir süreçten sonra ise hafiften sakallar çıkmaya başlar. Sonrasında, dördüncü aydan itibaren sakallar kalıcı şekilde çıkar. Şok dökülmeden sonra hastanın sosyal yaşamında herhangi bir aksaklık yaşanmaz, tek yapması gereken sakalların çıkmasını beklemek ve bölgeyi travmalardan korumaktır.
Saç, sakal ve bıyık ekiminden sonra ekilen kıl köklerinin üzerindeki tellerin bir anda dökülmesine şok dökülme ismi verilmektedir. Oldukça doğal ancak bir o kadar da moral bozucu bir süreçtir. Ekim yapılan bölgeler bir ya da iki hafta içerisinde tamamen çıplak kalmaktadır. Bu da psikolojik yük oluşturmaktadır.
Şok dökülme sağlıklı bir ekim gerçekleştirildiğinin kanıtıdır. Dökülen yalnızca tellerdir, kökler herhangi bir zarar görmez. Uyum sürecinin olağan sonucudur. Bazı hastalarda ise şok dökülme gerçekleşmez. Okuduğu bilgilerden ve doktoran aldığı bilgilerden dolayı şartlanan hasta, beklediği zamanda şok dökülme gerçekleşmediği için de strese girebilir. Sürecin oldukça profesyonel yönetilmesi, sürekli olarak doktorla iletişim halinde kalınması faydalı olacaktır.
Ekilecek saç kökü miktarına ve yönteme göre fiyat değişmektedir. Operasyonu yapacak olan doktorun uzmanlık seviyesi, yoğunluk seviyesi ve diğer onlarca faktöre göre fiyat belirlenir. En temel faktör ise kıl kökü sayısıdır. Saç ekim operasyonlarında olduğu gibi sakal ekimi operasyonlarında da fiyat ekilen kök miktarı üzerinden belirlenmektedir. Ancak, sakal ekimi operasyonlarında bazen iki yüz bazen de sekiz yüz kök ekildiği için taban fiyat uygulaması vardır.
Sakalların gelişimi ergenlik dönemiyle başlar ancak çoğu zaman ergenlikle beraber tamamlanmaz. Birçok erkekte sakallar yirmi sekiz ve hatta otuz yaşına kadar gelişim gösterebilir. Sakal ekimi de sakal gelişiminin tamamlanmasından sonra çıplak kalan bölgelere yapılmalıdır. Yani ideal yaş otuz ve üzeri olmakla birlikte çok daha öncesinde hastanın isteği doğrultusunda yapılması da mümkündür. Ergenliğin hemen sonrasında veya ergenlik süresince ise sakal ekimi yapılması söz konusu değildir.
Sakal ekimi sırasında kullanılan teknikler yüz üzerinde kalıcı iz bırakmayacak şekilde geliştirilmiştir. Operasyondan sonra oluşan ufak morluklar, kızarıklıklar, şişlikler ve kabuklanmalar yaklaşık üç – yedi gün arasında tamamen ortadan kalkmaktadır. Şok dökülmenin ardından ise yüz bölgesinde kalıcı iz kalması söz konusu dahi değildir.
Sakal ekimi operasyonlarından önce bölgenin daha iyi görülebilmesi amacıyla sakallar kesilir. Bu kesim işlemi sinek kaydı tıraş şeklinde olmaz. Bölge temizlenir ancak kıl köklerinin görülmesinin kolaylaştırılması için kirli sakal bırakılır. Ekim işleminden sonra gerçekleşen şok dökülmeye kadar bölgenin jiletle tıraş edilmesi yasaktır. Yapılacak tıraş, tıraş makinesi ile yapılmalıdır ve en azından dört – altı ay boyunca kirli sakal bırakılmalıdır. Altıncı aydan itibaren ise jiletle tıraş olunmasında herhangi bir sakınca yoktur.
Sakal ekiminden sonra kıl köklerinin olduğu bölgeler kabuklanır. Bu kabuklanmaların yolunmaması, iyileşme hızının korunması açısından önemlidir. Aynı saç ekiminde olduğu gibi sakal ekiminde de ilk yıkama oldukça önemlidir ve sakal ekiminin yapıldığı klinikte gerçekleştirilmelidir. Üçüncü veya dördüncü gün kabuklar işlevini kaybettiği için ilk yıkama işlemi yapılır. İşlem sırasında hafif masaj yapılarak uygun temizleyiciler sürülür ve kabuklar tamamen yüzden temizlenir.
Yüz tipinin belirlenmesinde sakal yoğunluğu kadar sakal yönünün de önemi büyüktür. FUT ve FUE tekniklerinde kıl kökünün yönü büyük bir hassaslıkla verilemez. DHI tekniğinde ise kıl kökü arzu edilen yoğunlukta ekilirken aynı zamanda yüz tipine uygun olarak da açısı belirlenebilir. DHI tekniğinin diğer tekniklerden en büyük farkı da budur. Ayrıca daha az kıl köküne zarar vermesinden dolayı ekim yapılacak miktara oldukça yakın sayılarda kıl kökü toplanır.
Sakal ekimi işlemini yapacak kişinin meziyetleri, uzmanlığı ve geçmiş uygulamaları fiyat üzerinde oldukça etkilidir. Ayrıca ekim yapılan makineler de yurtdışı kaynaklı olduğundan dolayı güncel döviz kurları fiyatları etkilemektedir. Sakal ekiminde taban fiyat uygulamasına ek olarak kıl kökü başına da belirli bir ücret talebi olmaktadır. Her sakal – saç ekim merkezinin kendine ait fiyat politikası olduğundan dolayı kesin bir fiyat vermek mümkün değildir. Sakal ekimi yaptıracak kişilerin ilgili merkezlere başvurarak muayene olması ve sonrasında fiyat talep etmesi çok daha doğru olacaktır.
Sakal ekimi işleminde uygulamayı yapan kişinin başarı oranı üzerindeki etkisi oldukça yüksektir. Uzman bir plastik cerrah tarafından yapılan sakal ekimi işlemlerinde hem kıl köklerinin tutma ihtimali artmakta hem de yön konusunda sıkıntı yaşanmamaktadır. Uzman olmayan birisi tarafından yapılan uygulamalarda ise başarı oranı hızla düşmektedir. Başarı oranını artırmak için sakal ekimi yaptırmadan önce uzun süreli araştırmalar yapılmalı, yaptıranlarla konuşulmalıdır.
Sakal ekimi uygulaması yalnızca sakal yoğunluğunun artırılması üzerine kurgulanmış bir estetik uygulama değildir. Sakal yoğunluğunun artırılmasına ek olarak doğru açının da verilmesi, estetik görünüm açısından önem arz etmektedir. Yoğunluk hesabının doğru yapılabilmesi, ekim noktalarının belirlenmesi, açıların hesaplanması ve ekimden sonraki görünümün canlandırılabilmesi için sakal analizi oldukça önemlidir.
Messenger
Uzmana Sor
Şimdi Ara