Kişilerin yaşadığı saç dökülmesi problemleri; estetik kaygılarına, mutsuzluklara ve özgüven sorunlarına yol açabilmektedir. Ancak; günümüzde uygulanan bir çok saç ekimi yöntemi ile bu problemleri kolaylıkla ortadan kaldırmak mümkün.
Ayrıca; mevcut yöntemler ile iyileşme süreçleri ve kişilerin sosyal yaşamlarına dönme süreleri daha kısa olduğundan daha çok tercih edilmeye başlandı. Günümüzde uygulanan saç ekimi yöntemlerini ise DHI saç ekimi yöntemi, FUE saç ekimi yöntemi, FUT saç ekimi yöntemi ve Perkutan saç ekimi yöntemi olarak verebiliriz.
Son yıllarda yaygınlaşan ve saç ekimi işlemini kolaylaştıran bir yöntemdir. Teknik olarak FUE saç ekimi yöntemi ile benzerdir, ancak uygulama tekniği bakımından farklılık gösterir. Doğrudan saç ekimi ve kalem tekniği olarak da bilinen DHI saç ekimi (Traşsız Saç Ekimi) yönteminde kalem benzeri bir implamanter cihaz (Choi implanter) ile saç derisine tek tek saçların ekilmesi işlemidir.
DHI saç ekimi (Traşsız Saç Ekimi) metodunda saç ekimi yapılacak bölgede tıraşlama işlemine gerek duyulmaz, böylece hastalar sosyal yaşamlarına hızlıca kaldıkları yerden devam edebilirler.
Saç ekim işlemi sırasında saç kökleri tek tek ekildiği için saçın yönü kişinin saç yapısına göre ekilir. Böylece; doğal bir görünüm elde edilir.
Saç ekimi sırasında kullanılan kalem; çok ince bir uca sahiptir. Böylece; saç derisinde daha sık ve yoğun bir saç ekimi işlemi yapılır. Yine ince uç sayesinde kanama görülmez.
Herhangi bir kesme ve dikiş işlemi yapılmaz. Kişinin donör olarak seçilen bölgesinden kıl kökleri alınır ve ilgili bölgeye hemen ekilir.
FUT saç ekimi yönteminde ise kişinin ense bölgesinden alınan saçlı deri, ekilecek bölgeye yerleştirilir. Cerrahi bir işlemdir, kesme ve dikiş işlemi yapılır.
FUE saç ekimi yönteminde DHI saç ekiminden farklı olarak yapılan işlem; saç köklerinin ekim şeklidir. FUE saç ekiminde öncelikle saç derisinde kanallar açılır. Bu kanalların açılması sırasında saç derisinde kanama meydana gelir, DHI saç ekiminde kanama olmaz. Kanal açımından sonra donör bölgeden alınan saç kökleri tek tek kanallar içerisine yerleştirilir.DHI saç ekiminde ise kalem aracılığıyla kanal açma ve saç ekme işlemi aynı anda yapılır.
DHI ve FUE saç ekimindeki bir diğer fark ise DHI yönteminde alınan saç kökleri bekletilmeden saça ekilir. Ancak; FUE yönteminde kanallara yerleştirilmek için önceden toplanan saç kökleri beklerler. Bu bekleyiş de saç kökü kayıplarına neden olur. DHI yönteminde kayıp çok azdır.
DHI saç ekimi yöntemi en doğal, saç kökü kaybının en az yaşandığı ve uygulama yöntemi açısından en zahmetli olan yöntemdir. Bu da fiyat olarak diğer yöntemlerden daha pahalı olmasına neden olur.
Diğer estetik uygulamalarında olduğu gibi her DHI saç ekimi kişiye özel belirlenir ve en doğru fiyat, muayene sonrası belirlenir.
Saç ekimi ve DHI metodu hakkında daha fazla bilgi almak için aşağıdaki Whatsapp iletişim hattını kullanabilir ve randevu talebinde bulunabilirsiniz.
Saç ekimi hakkında sıkça sorulan sorular arasında ilk sırada; operasyonun ne kadar süreceği yer alır. Saç ekimi operasyonlarının süresi alınan greft sayısına ve uygulanan tekniğe göre değişiklik gösterebilmektedir. Ortalama bir saç ekimi operasyonunu baz alarak; saç ekim operasyonlarının 6-8 saat arasında değişiklik gösterdiği söylenebilir
Ekim yapılacak alana yerleştirilen saç kökleri hastanın kendisine ait olan greftlerdir. Saç ekiminde başkasından alınmış bir saç kökünün kullanılması mümkün değildir. Kullanılan greftler genellikle hastanın ense bölgesinden alınır. Ense bölgesinin yeterli olamadığı durumlarda göğüs ya da çene bölgesinin donör olan yapılması mümkündür. Ancak ilk tercih her zaman ense bölgesidir.
FUE saç ekimi 'nde en bilinen ve en sık tercih edilen tekniklerden biridir. Hastanın tüm saçları 3mm uzunluğunda olacak şekilde kısaltıldıktan sonra donör bölge lokal anestezi ile uyuşturulur. Mikro motor adı verilen cihazla gevşetilen greftler cımbıza benzer bir aletle toplanır. Ekim yapılacak bölge uyuşturularak, bladeler kullanılarak köklerin yerleştirileceği kanallar açılır. Toplandığında üzerinde bir miktar doku parçası bulunan greftler doku parçalarından ayrıştırılarak kalan saç kökleri kanallara yerleştirilir. En son aşamada donör bölge pansuman yapılarak kapatılır.
Saç ekimi her mevsim uygulanabilen bir işlemdir. Ancak özellikle yaz aylarında yapılan işlemlerden sonra iyileşme döneminde ekim yapılan bölgeyi direkt güneş ışığına maruz kalmaktan korumak gereklidir.
Saç ekimi işlemlerinde ihtiyaç duyulan greft sayısı net değildir. Her operasyon kişiye özeldir. İhtiyacınız olan greft sayısı ekim gerektiren bölgenin ebadına ve durumuna göre değişkenlik gösterir. Bu sebeple ihtiyacınız olan greft sayısını öğrenmek için en sağlıklı yöntem; bir uzman muayenesinden sonra belirlenebilir.
Ülkemizde ve yurt dışında pek çok ünlü ismin saç ekimi yaptığı bilinmektedir. Yalın, Mustafa Ceceli, Oktay Kaynarca, Yılmaz Erdoğan, Tamer Karadağlı, Fikret Kuşkan, Murat Boz, Kenan İmirzalıoğlu, George Clooney, Mel Gibson, Tom Hanks, John Travolta, Jude Law ve Robbie Williams saç ekimi yaptıran yıldızlar arasında yer almaktadır.
Operasyondan sonra iyileşme döneminde ödem oluşması ve ekim alanında saç kökleri etrafında küçük kabuklanmalar, hafif sızlamalar ve ağrılar meydana gelmesi saç ekiminin yan etkileri arasında yer almaktadır. İyileşme döneminde yaşanan postoperatif yan etkiler 15 gün içerisinde kendiliklerinden geçer.
Her gün gelişen ve ilerleyen teknoloji, saç ekimi prosedürlerini de olumlu yönlerde etkilemektedir. Son gelişmeler arasında Sapphire Blade ve ağrısız anestezi alternatifleri yer almaktadır. Özellikle iğne korkusu yaşayan kişiler tarafından tercih edilen ağrısız anestezi alternatifi, iğne kullanılmadan lokal anestezi yapılmasını sağlamaktadır. Sapphire Blade ise; kanal açma aşamasında çelik uçlu bladeler yerine safirde elde edilmiş bladeler kullanılmasıdır.
Saç ekimi hakkında sıkça sorulan sorular arasında neredeyse ne merak edilen soru; sonucun kalıcı olup olmayacağıdır. Saç ekimi daha önce saç kaybı yaşadığınız alanların kalıcı şekilde yeniden saçlandırılması işlemidir. Özellikle erkeklerde saç kaybı yaşanmasının temel nedeni DHT hormoudur. DHT hormonu, fazla salgılandığında saç köklerinde birikerek köklerin beslenmesini engeller ve beslenemeyen kökler zaman içerisinde kaliteli saç üretme özeliklerini kaybeder. Bu drum saç kaybının temelini oluşturur. Donör bölgenin neredeyse her zaman ense bölgesi olmasının temel nedeni de bu durumdur. Çünkü ense kısmında bulunan saç kökleri DHT hormonuna karşı duyarsız olmasının yanı sıra dökülmeye meyilli değildir. Yeni yerlerine adapte olduktan sonra da bu durum deva eder ve hayat boyu kullanabileceğiniz kalıcı saçlarınıza kavuşmuş olursunuz.
FUE, DHI ve Perkütan teknikleri, uzman bir kişi tarafından uygulanmışsa kalıcı bir ize neden olmaz. Bu tekniklerin uygulandığı operasyonlardan sonra iyileşme dönemi tamamlandığında; ekim yapılan bölgede ya da donör alanda her hangi bir iz kalması söz konusu değildir. Ancak en eski yöntem olan FUT tekniği; içerdiği kesi ve dikiş prosedürlerinden dolayı donör bölgede iz kalmasına neden olmaktadır.
Uzman bir ekip ya da doktor tarafından uygulanan saç ekimlerinden sonra; ekilen saçlar ve etraflarında bulunan saçlar arasında herhangi bir fark olması mümkün değildir. Saçlar oldukça doğal bir bütünlük sergiler. Bir saç ekimi operasyonunun doğal sonuçlamanaması için, yeteri kadar greft ekilebilmesi, kanal açısının ve saç çıkış yönünün doğru hesaplanması ve ön saç çizgisinin mükemmel bir simetriye sahip olması gereklidir. Tüm bu gereklilikleri ekim sırasında yerine getirebilmek ise uzmanlık ister. Bu sebeple uzman kişilerce gerçekleştirilen ekimler kesinlikle doğal sonuç verir.
Operasyondan sonra yaşanan tek dökülme; şok dökülme sürecidir. Operasyondan 2-8 hafta arasında yaşanan şok dökülme sürecinde; ekilen kökler üzerlerinde bulunan saç tellerini yeni kökler üretmek için dökerler. Bu süreç bittikten sonra kalıcı saçlarınız çıkmaya başlar. Bu noktada unutulmaması gereken her saç kökünün bir yaşam döngüsü olduğudur. Yeni saç telleriniz yaşam döngülerini tamamladığında dökülseler de; yerlerine yeni saç telleri gelecektir. Operasyondan sonra yaşanılan saç dökülmeleri saç kaybı ile sonuçlanmaz.
Saç ekiminde; dökülen saçlarınız yerine bir başkasının saç kökleri ya da sentetik maddeler kullanılmaz. Ekim yapılması gereken alana nakledilen kökler, yine size ait olan köklerdir Bu nedenle dinsel açıdan; yasak kapsamında olmadığı ve caiz olduğu söylenebilir.
Saç ekimi 20 yılı aşkın süredir uygulanan bir operasyondur. Bu süre boyunca yapılan hiçbir klinik araştırmada operasyonun kansere neden olduğu bulgusuna rastlanmamıştır.
Saç ekimi yapılabilmesi için saç dökülmesinin neredeyse durmuş olması gereklidir. Bunun sebebi; hastanın ileriki dönemde, operasyon yapılmış alanın etrafında yeni saç kayıpları yaşayabilecek olması ihtimalidir. Bazı kişilerde saç dökülmesi neredeyse durmuş olduğunda; belli bir bölgede tamamen saç kaybı yerine seyrelen ve zayıflayan saçların kalmış olduğu gözlenebilir. Böyle bir durumda kalan zayıf saçlar, saç ekimi operasyonu ile sıklaştırılıp, daha gür görünmeleri sağlanabilir.
Saç ekimi hakkında sıkça sorulan sorular arasında yer alan bir başka sorudur. Daha önce de bahsettiğimiz gibi; zayıflamış ve seyrekleşmiş saçların gürleştirilmesi saç ekimi ile mümkündür. Bu noktada ayırt edilmesi gereken durum şudur; saç ekimi saçlarınızın gür görünmesini sağlayabilir. Fakat, üretilen saç tellerinin kalınlığında bir değişiklik olmaz. Saç tellerinin daha kalın olmasını sağlamak için; PRP ya da mezoterapi gibi saç tedavilerinden yararlanılabilir.
Evet uygulanabilir. Fakat, ikinci uygulama için ilk operasyonun üzerinden en az 6 ay geçmesi gereklidir. Bu süre içinde donör bölge tam anlamıyla iyileşip kendini toparlayabilir. Daha kısa bir süre zarfında ikinci operasyonun gerçekleştirilmesi mümkün değildir.
Donör bölge elverişli ve verimli olduğu takdirde; saç ekimi kellik sorununu kesin olarak ortadan kaldıran bir yöntemdir.
Uzman bir ekip veya kişiler tarafından gerçekleştirildiği takdirde saç ekimi sinir hücrelerine kesinlikle zarar vermez. Çünkü açılan kanallar olması gereken derinlikte ayarlanacak, donör bölgeden kök toplama işlemi köklere ve etraflarına zarar vermeden yapılacaktır. Saç ekiminde açılan kanalların derinliği doğallık, olası komplikasyonları engellemek, firesiz ve başarılı bir operasyon gerçekleştirebilmek adına son derece önemlidir.
Kadın danışanlarımız ve saçlarını uzun kullanmayı seven erkek danışanlarımız tarafından saç ekimi hakkında sıkça sorulan sorular arasında ilk karşılaştığımız sorudur. Evet saçların tamamına tıraş işlemi yapılmadan saç ekimi yapılması mümkündür. DHI yöntemi ile sadece ense kısmındaki saçlar tıraş edilerek, ekim bölgesinde herhangi bir saç tıraşı yapmadan saç ekimi yapılabilir.
Hayır olamaz. Saç ekiminde kendi saç köklerinizin kullanılması esastır. Bir başkasına ait olan saç kökleri veya sentetik maddeler kullanılamaz.
Halk arasında saç kıran olarak bilinen alopecia tedavisinde saç ekimi kullanılabilir. Hastalık saç köklerine geri dönülemez hasar vermişse ve kalıcı saç kayıplarına neden olmuşsa; hastaya uygun olarak teknik kullanılarak saç kaybı yaşanan bölgelere saç ekimi yapılabilir.
En iyi saç ekim yöntemi; dökülme tipinize göre ve anatomik yapınıza göre en doğal sonucu verecek olan saç ekimi yöntemidir. Kısacası en iyi yöntem her zaman size en uygun olan ve sizde en doğal sonucun yakalanmasını sağlayacak olan yöntemdir.
Dr. Reşat Aktaş; alanında uzman kadrosu, 20 yıllık tecrübesi ile hizmet vermeye devam etmekte olan bir saç ekim kliniğidir. Bu güne kadar 17 farklı ülkeden 20 binden fazla mutlu referansa imza atmıştır.
Saç ekiminde kullanılacak köklerin kalitesini arttırmak için 1-3 ay öncede PRP tedavisine başlanabilir. Eğer hastanın tercihi ekimden sonra PRP tedavisine başlamak ise; operasyondan 3 ay sonra PRP tedavisine başlanabilir.
Operasyondan sonra ilk yıkama ve sonrasındaki 14 gün boyunca kesinlikle sülfat, paraben ve farklı bir kimyasal içermeyen şampuanlar önerilir. Bu süreden sonra eski şampuanınızı kullanmaya geri dönmenizde bir sakınca yoktur.
Saç ekimi bir tür cerrahi operasyon olduğu için, prosedürler uygulanırken saç derisinde kontrollü bir tahribat meydana gelmektedir. Bu tahribattan sonra iyileşme döneminde saçlar yeni yerlerine adapte olurken bir miktar kaşıntı yaşanması oldukça normaldir. Kabuklanma süreci sona erdiğinde kaşıntı durumu da sonlanmaktadır.
Minoxidil saç dökülmesi tedavisi için kullanılan onaylanmış bir ilaçtır. Saç tellerinin büyüme döngüsünü arttırırken saç kalitesini de yükseltmektedir. Ayrıca doğrudan DHT hormonunun oluşumunu önlemektedir. Kısacası; ekilen saç köklerinin kaliteli teller üretmesini sağlar ve olası bir dökülme riskinden korur.
Saç ekimi sonrası yaşanan sivilcelenmenin nedeni; saç derisi altında kalan saç tellerinin derinin üstüne çıkmaya çalışmasından kaynaklıdır. Bu sivilcelenme durumu donör bölgede de ekim bölgesinde de meydana gelebilir. Korkulacak ve endişe edilecek bir durum olmamasının yanı sıra son derece normaldir. Çoğu zaman kendiliğinden geçmektedir. Ancak hasta için fazla rahatsız edici bir durum teşkil ediyorsa ekimi gerçekleştiren uzmanla görüşülmesinde ve önerilerinin takip edilmesinde fayda vardır.
Erkekler kadar kadınlar da saç ekimine ihtiyaç duymaktadır. Kadınların genel olarak tercih ettiği yöntem ise; DHI yöntemidir. DHI yöntemi saç tıraşı gerektirmeyen doğrudan ekim yapılabilmesini sağlayan bir yöntemdir. Donör alandan toplanan saç kökleri bekletilmeksizin ekim yapılacak alana nakledilir. Oldukça doğal sonuç veren, özellikle saç sıklaştırma konusunda etkili ve çok özel bir yöntemdir.
Operasyondan sonra iyileşme süreci uygulanan tekniğe göre ortalama 5-10 gün arasında değişmektedir. Bu dönemde yaşanan ödemi azaltmak için başın dik tutulması önerilir. Saç köklerinin yeni yerlerine adapte olabilmeleri için ekim yapılan alanı kaşımamak, direkt güneş ışığından korumak ve bölgeyi herhangi bir darbeden korumak gereklidir. Operasyondan sonra olası olan enfeksiyon komplikasyonunu önlemek için uzmanınız tarafından reçete edilen antibiyotik önerildiği şekilde aksatılmadan kullanılmalıdır. İlk yıkama işlemi uzmanınız tarafından yapılır. Sizin tarafınızdan yapılacak olan sonraki yıkamaları önerilen adımları takip ederek yapmanız gerekmektedir.
Messenger
Uzmana Sor
Şimdi Ara